2017 – 2018 TÜRKİYE EKONOMİSİ DEĞERLENDİRMESİ

2017 – 2018 TÜRKİYE EKONOMİSİ DEĞERLENDİRMESİ

5968
PAYLAŞ

Dünyada ve komşularımızda yaşanan politik gelişmeler, terör olayları ve AB ile ilişkilerin sorunlu bir sürece dönüşmesi 2017 yılında ülkemizi zorlayan önemli olumsuzluklardı. Ardı ardına yaşanan tüm bu olumsuzlukların yarattığı belirsizlik ortamı iş dünyasını gerçekten tedirgin etti. Ancak, tüm bu olumsuzluklara rağmen,  Türkiye ekonomisi 2017’nin ilk üç çeyreğinde beklenenden daha hızlı bir büyüme performansı ortaya koydu.

2016 yılında % 2.9 luk büyümeden sonra 2017’ye yüzde 3 bir büyüme beklentisiyle girmiştik. Ancak yılın ilk çeyreğinde yüzde 5.3, ikinci çeyrekte yüzde 5.4 ile büyüyen Türkiye ekonomisi, üçüncü çeyrekte yüzde 11.1’lik büyüme rakamlarını yakaladı. Böylece 2011’in üçüncü çeyreğinden sonraki en yüksek büyüme performansını gösterdi.

Dünyada ekonomiden çok siyasi ve jeopolitik gelişmelerin konuşulduğu bir yılı daha geride bırakırken Türkiye ekonomisinin 2018 beklentisinin umut vaat ettiğini söyleyebiliriz. Başta kredi derecelendirme kuruluşları olmak üzere birçok uluslararası kurum yıl içinde Türkiye ekonomisine yönelik büyüme tahminlerini ciddi ölçüde yukarı çekmek zorunda kaldı. Avrupa Birliği, Türkiye’nin büyüme tahminini bu yıl için yüzde 3’den yüzde 5,3’e, 2018 için yüzde 3,3’den yüzde 4’e yükseltti. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü ise, Türkiye için 2017 yılı büyüme beklentisini yüzde 3,4’ten yüzde 6,1’e, gelecek yıl için de yüzde 3,5’ten yüzde 4,9’a revize etti. 2017’de büyüme anlamında oldukça iyi bir performans gösteren Türkiye ekonomisinin, 2018’de de başarılı bir tablo ortaya koyacağını öngörebiliriz. Tablo bu şekilde giderse, inşaat, lojistik, bilgi ve iletişim teknolojisi başta olmak üzere birçok şirkette bu yıl büyüme gerçekleşebilir.

Ancak bu büyüme tahminleri olumlu yönde gerçekleşse de asıl sorun büyümenin kompozisyonunu değiştirmektir. Tüketimden ve kamu yatırımlarından kaynaklanan büyüme yerine üretimi yeniden büyümenin motoru yapmak zorundayız.

Türkiye ekonomisi bu yıl bazı verilerde iyileşme gösterse de, kritik verilerin riskli seyri devam ediyor. İçeride ve dışarıda yaşanan ekonomik gelişmelerin etkisiyle enflasyon, cari açık ve işsizlikle ilgili göstergeler olumsuz seyrediyor. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve son dönemdeki yukarı yönlü  hareketlere bağlı endişeleri yoğun olarak yaşamaya başladık. Kısa vadeli bakış açısı yerine uzun vadeli bir strateji geliştirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Çünkü geçici uygulamalar, önlemler yeterli olmuyor. Köklü, radikal ekonomik kararlara ihtiyacımız bulunmakta. Ekonomideki kırılganlıklar, dış borç yükü ve küresel ekonomideki belirsizlikler iş dünyası olarak uzun vadeli yatırım iştahını azaltıcı etkide bulunuyor.

Genç ve kadın işsizlik oranları endişe verici şekilde artıyor. Yeni istihdam yaratmaya yönelik daha etkin önlemler alınmalıdır. Girişimciliği destekleyen mekanizmalar çeşitlendirilmeli ve geliştirilmelidir. Türkiye ekonomisinin en önemli hastalıklarından biri olan verimsizlik sorununa mutlaka çözüm bulmak zorundayız. Aksi takdirde bütün sektörlerde rekabet gücümüzü kaybetme riski ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu nedenle, EGİAD olarak üzerinde önemle durduğumuz sanayide dijital dönüşümü öngören Endüstri 4.0 konusunu devlet ve özel sektör birlikte hareket ederek küçük ve orta ölçekli işletmeler dahil olmak üzere tabana yaymalı ve  eylem planlarını hızla uygulamaya koymalıyız.